19 Temmuz 2012 Perşembe

OLAYLARA "FERHAN" BAKMAK.



 Bazen arkadaşın görür,elinde hep aynı kitap vardır.Sen çok yavaş okuyorsun heralde,gibilerinden bir bakış veya ona yönelik kelimeler filan.Bazı kitaplarda işte aylarca okunur,bitirilmemelidir.Uzun süre etkisinde kalmak istediğiniz romanlar,yazarlar ve tabiki hayatlar vardır.Bu kitapta onun gibi.Ben iyisi mi arka kapağı yazayım buraya,arka kapakta Ferhan Şensoy'un üstadı:Haldun Tanerden;

"JE MEN FİCHE BİLÂDER'den,HANELER'den,kabareci yeteneklerini sevgi ile izlediğim Ferhan Şensoy'un taze,sıcak,halkçı bir mizahı var.Yazgıdaşları imişcesine yansıttığı KAZANCI YOKUŞU'nun insancıklarını da bu külfetsiz anlatısı içinde bizlere sevdiriyor.Bu insancıklar nasıl ezildiklerinin tortusunu günlük yaşam sevinci içinde unutuyorlarsa,yazarda sanki onlardan biriymiş gibi toplumsal ukalâlıklardan,yazarca bilgiçliklere yeltenmeden anlatısının tadını çıkara çıkara onlara ayna tutuyor.Sade onları konuşturduğu diyaloglar değil,kendi gözlemleri,algılamaları,söz dağarcığı,anlatışı,benzetileri ve yorumları bile argo.Öylesine onlardan.Yazını bile onlarınki gibi yanlış kullanıyor.Bence uslûbunu sevimli yapan da bu..."
HALDUN TANER. 

Şensoy'un bu derlemesinde; denemeler,oyun metinleri,şiirler ve özgeçmişi mevcut.Kaynakça kendisi.

Şunları izlemekte de faida gördüm efendim ;

 www.youtube.com/watch?v=I2PJ7Ve7d2g&feature=results_video&playnext=1&list=PLFC72F29F97ADCA2B

www.youtube.com/watch?v=v59PzEkvu_o


www.youtube.com/watch?v=uSF3a_-42LA&feature=related

Son vidyo "köşedönücü" filminden,youtube eloğlundanda izlenebilir,enfestir.

BİLİYORSUNUZ Kİ KENDİSİ SON KAVUK SAHİBİDİR.Okuduktan sonra sordum kendime peki kendisi ortalıkta kavuk adayı olmadığı -bence- halde kime Kavuğu bırakacak?
 
*** OKUYANA NOT***

Bu blogta artık yazı yazılmayacaktır.Tüm Hayali Nesne blog yazarı şahsım,ERDEM BAYKUŞ'a aittir,aitti.

16 Temmuz 2012 Pazartesi

Ondörde Yirmi

                         


                     

                      

                                 SÜREKLİ KAPALI HAVALAR GİBİ

ÜSTÜMÜZDE AĞIRLIK,


                       SEVMEM SABAH DOĞUP UYANDIRAN 

GÜNEŞİ,
     
                       NEYİ DEĞİŞTİRİR Kİ MUTLULUĞU ARAMA

ÇABASI.


              

       (Havagazı)   :  Ondörde yirmi,yolculuk nereye?

        (SüblimAli)  : Hayır ; onüçbuçuğa,ondokuzbuçuk.Baskı hatası olmasın diye sıfır virgül beş kitaplar.

        (Havagazı)  : Sıfır  virgül beş kitap,
 
                                Kağıtlarla geçiyor kadınlar,

                                Ellerinde yeşillik,günlük güneşlik.

                                Ellerinde iskambil,

                                Kağıt oynuyor,kadınlar.

                                Ağaçtan kağıt,

                                Kadın
                                 -lara şiirler,romanlar.

                                Kağıtlardan 
                                Para.

                                Denden 

                                Yapıştırılıyor,oynayanlara
                            
                                Denden.

                                Kadın,kağıdı hep seviyor.
                              
       (SüblimAli)    : Doksanüç yılı yazı.Bir otel vardı ve yanmıştı ve.Otelin bir sokak

 aşağısındayım."Bir sokak aşağısı pansiyonunda".Kağıttan aydınlar.Kağıt gibi yanmışlar.Ayrıca

 daha yeni çıkmış ve memleketlerine gitmiş öğrenciler.Pansiyon bomboş.Altı kişilik odalar 

otuzmetrekare,göz kararınca.Alabildiğine cam var ferah ve geniş ve.Pansiyonun karşısında bir kız öğrenci

 yurdu.Kız diye bir cinsiyetin olmadığını düşünüyorum ve adını "Kadın Öğrenci Yurdu" diye 

değiştiriyorum.Neyse.Burada üç tane ranza var,altlı üstlü.Bir çalışma masası,iki kalorifer.Bir 

tane priz var,üç tane florasan lamba.Oda kapısında dikdörtgen cam,görevlinin öğrencileri rönt 

etmesi için.Çalışma masası üstünde kağıtlar,kalemler,silgiler.Kalem izleri masalarda.Sigara 

yanıkları.Kadın Öğrenci Yurdu,

Sivas,Timurdan beri yandı! 

Bindörtyüz iki,Timur yaktı.

Sigara içiyorum onların yerine,KADIN ÖĞRENCİLER YURDUNU röntlüyor öğrenciler.

El sallasan görülmeyecek gözuçuşunda.Bak bakalım gözükyor mu Havagazı ?

     (Havagazı)  :  ...(gözleri ufuk çizgisinde ve dalgın ve)

       (SüblimAli)    : Masada kağıtlar,Sivas yandı.Kağıt gibi kadınlar,kağıt gibi adamlar !

6 Haziran 2012 Çarşamba

FANİDİR KARAKTERLER DE.

Ne kadar yalnızız.Ve ne kadar içten ve saf.Seni çok seviyorum.Ne kadar gerçek?Veya ne kadar değişken?Aldatılmak ve ya aldatmak ...Ne kadar?


-Ben sana söyleyeyim kızım,bu çocuğun seninle uzaktan yakından alakası yok.Sadece...Belden aşağıya...Kızım...Anla işte. 


-Sence öyle mi yani gerçekten?


-Öyle gözüküyor.


-Hadi,benimle ol o zaman ! 


Bir gün  yine karşımda onu gördüğümü sandım.Bir gün yine irkilerek uyanmışım.Bazı düşünceler,örneğin bir takvim sizleri önceye götürebiliyor.İnsan yaşadığı şeyleri tekrar yaşayamayacağını bildiğindendir ki özlüyor.Kendi yaptıklarımızı,geçmişe bakarak -hem de hep- özlüyoruz.Gelecek bize ipucu veremeyecek kadar karanlık.Yani şimdi karanlık.Ya da biz karanlık düşünelim.Hazırlayalım kendimizi.Ama en sonu gerçekten karanlık,ondan ne şüphe!
 

-Dün biz o işi yaptık mı Hale?
-Hangi işi?
-Hani şimdi yataktayız ve yatmışız ya,o işi işte!
- ... 

İçtiğimi bilir,gelse de kadehiyle gelirdi.Sarılsa da koklardım,gerçek olsaydı,keşke demezdik o zaman!

-Uyan be adam!Uyan
-He...Ne...Ne oldu?
-Elinin körü! Kim o sayıkladığın kahpe!
-...

 Şu kadının parfüm kokusu! Oturduğum şu yeşillikte daldan dala konan arının kokusu mu?

-Onu Cüneytle yakaladım abi...başımdan kaynar sular aktı.Pertim şuan yani...Sıçtım gibi.Ne yapardın ki sen olsan?
-Abi ne bileyim ki işte,içelim filan?
-Eh...

Kim sıkılmadı ki geceden.Bir "hayır" alıyorum haneme.Reddediliyorum yine bu hengamede.

-Pardon bayan...Bakar mısınız?
-Evet?
-Çok güzelsiniz.
-Ahhahahahah...Salak!

Adem ile Havva kadar ihtiyacınız olduğu halde...Ve bunu sizinde bildiğiniz halde...

-Bayan!
-Yine mi sen?
-Ama...
-Söyle canım ...Taklalar ata ata söyle,parandeler,amuda kalkmalar ahhahahahh...
   


***Fanidir karakterler de,hayalidir belki de ***

27 Mayıs 2012 Pazar

AYNI OLMAK ÜZERİNE


Aynı şeyleri düşünür,aynı tip olurduk.Bu sıradanlıkta,aynılarımızla görüşür ve şaşırırdık.Aynı olmak…

Aynı şeyler,artık beni şaşırtmıyor.Hepimiz çıldırmışız,intiharın eşiğinde,uçurumun ucunda,aynı hizada ve toplu halde.

Şuradaki minibüsün,şuradaki ayyaşın,şuradaki akşam güneşinin,şuradaki yeşil ağaçların,farkı yok yaz mevsiminin ya da baharın,kışın.
Aslında alışmak çoğu zaman olumlu karşılanır,toplum kuralları alışkanlık kazandırır insanlara,alışkanlık doğurur.Aman ne iyi eder(!)Bilakis alışkanlık körleştirir beynimizi.Çünkü başka şeylere düşünmeye vakit bırakmaz alışkanlıklar.Sizler bu alışkanlıkla beraber çoğu şeyleri fark etmeden yaşarsınız.Mesela politika da öyledir,sevgilerinizde...Ve yine mesela düşüncenizi rahatlatmak için gezmeler yapmazsınız.Diğerlerinin düşüncelerine,saplantılarına maruz kalırsınız.-bu kısmı uçurumun ucunda-O yüzden tek çıkmazsınız,gezmelerinize.Böylece “kendine zaman ayırma” faslını,yine “alışkın” olduğunuz şeylere vakit ayırırsınız.Bu vakit sizleri alışkanlık denizinde,örneğin 30 yaşınıza geldiğinizde, farkına vardırmayacaktır!Çünkü alışkanlık böyledir işte.Alışık olduğunuz bebeğiniz,çocuk hatta genç olduğunda,siz hala bebek yerine koyacaksınızdır onu.Körü körüne inanırsınız.Ve sıkılırsınız hayattan.Farkında değilsinizdir dile getirince  böyle şeyleri…Siz alışık değilsinizdir,böyle düşünmelere belki de.Ama zaman,siz alışık olmadığınız işlerle birlikte,bilinç aşılayacak,belki de duyarlılık kazandıracaktır.Ve sizler,empati kurabileceksiniz diğer insanlarla.-bu kısmı aynı hizada ve toplu halde-

Ya da olaylar veya yaşam,sırf buymuş gibi kaygılanacak,yazdıkça rahatlayacağınızı sanacaksınız.Bu seferde yazmaya alışacaksınız!  -bu kısım hepimiz çıldırmışız-

13 Mayıs 2012 Pazar

BUGÜN ''ROMAN''LARIN ŞENLİĞİ

Sahil boyu çıktığım bir yürüyüşle başladı bugünkü eğlencem.Hiçbir yerde duymamıştım,okumamıştım.Bir kalabalık vardı orada,bir sahne,bir şölen.Kocaman bir bez sahnede : " ROMAN ŞENLİĞİ fatih belediyesi "

Kalabalıkla beraber "burada ne oluyor" diye girmiştim  topluluk içine.Birazda kanımda vardı, bizim oranın müzikleri çalıyordu.Klarnet,darbuka,kanun,ud.Elinde çocuğu olanlar mı dersin,turistler mi dersin,kim var kim yok gelmişti.Hemde yağdı yağacak yağmura,havaya rağmen.

Bir abla,tombul mu tombul.Ama görseniz nasıl da "göbecikler atıyor." Ablanın üç tane çocuğu var hayatta.Henüz hayata doğmamış ise 3 aylık bir çocuğu daha var.Yine de oynuyor valla.Herkes oynuyor,"gayda" havası.Ağır roman havası.Aman bre calim varrr!Her kimeee! diye başlayıp,yapıştırıyorlar güzellemeyi.Çıkık belli,beyaz gülüşlü,ayva göbekli,yeşil gözlü roman kızları.Ne çekinecekler oynarken ki,zaten öyle rahatlar ve öyle hoşgörülü ve sevecenler ki.Bu kültürü ve bu insanları tarihten silmeye çalışanlar var,bu insanlar -ki en yakın örneği Sulukuledir-öyle sahip çıktılar ki kültürlerine,hiçbir müdahale olmadı.Kısacası doyamadım bu 13 Mayısa.Civarda olanlar,olmayanlar herkesi seneye bekliyorum.Yer:Fener Rum Patrikhanesinin hizasındaki Haliç sahili kıyısında.Seneye 4.sü düzenlenecek. --sonra ben merak ettim,çingene edebiyatını,ne güzelde anlatılır diye o insanlar.Bunları bulabildim.--

 www.idefix.com/kitap/cingeneler-ali-arayici/tanim.asp?sid=EZXRSFEIP2ZLHUE0LI0X

 www.idefix.com/kitap/cingeneler-opre-roma-jan-yoors/tanim.asp?sid=M4JDW0XHS5NBKDL3C7YP

 www.idefix.com/kitap/cingenelerin-kitabi-ali-mezarcioglu/tanim.asp?sid=C5PCEDLZI4XO8JOCL4X1

1 Mayıs 2012 Salı

FANTASTİK BİR BAŞYAPIT : "LANARK"


"Güneşten mahrum,kurşuni bir dünya,doğaüstü olaylar,gizemli hastalıklar ve tüm bunların ortasında ne aradığını,nereden gelip nereye gittiğini bilmeyen bir karakter...Lanark'ın tek istediği bu distopik,cehennemi dünyadan kurtulup güneşin ışıdığı bir dünyaya gitmek,ama bunun için önce bir dizi cehennemden geçmesi gerekiyor.Yolculuğun bir noktasında saf bilinçten ibaret olan bir kâhinle karşılaşan Lanark,ondan Duncan Thaw adlı genç bir sanatçının iniş çıkışlarla dolu trajikomik hikayesini dinliyor.

 Lanark'ın kendi hikayesi Duncan Thaw'unkinden her ne kadar farklı görünse de aralarında bir paralellik var elbette.Duncan Thaw nasıl sanatın zincire vurulduğu,maddiyatçı bir dünyadan kaçarak sanatsal özgürlüğe ve yetkinliğe ulaşmaya çalışıyorsa,Lanark da soğuk,sevgisiz,hissiz bir dünyadan kaçıp daha insani bir hayata ulaşmaya çabalıyor.Bu uğurda imkansıza meydan okuyup,zamanın tuhaf oyunlar oynadığı,bildiğimiz fizik kanunlarının altüst olduğu "takvimlerarası" bölgeleri aşan,aykırı kişiliğiyle otoriteleri kızdırıp başını derde sokan,saflığıyla politikacıların ağına düşen Lanark tüm yaşadıklarına rağmen inatçı iyimserliğini asla yitirmiyor.
 İskoç yazar ve ressam ALASDAİR GRAY'in öğrenciyken yazmaya başlayıp yaklaşık çeyrek asırlık bir çalışma sonucu 1981 yılında yayımladığı Lanark,fantazi edebiyatının sıradışı bir örneği.Birçok edebiyat eleştirmenine göre 20.yy ikinci yarısında İskoçya'dan çıkan en önemli başyapıt.Gray'in edebi birikimini ve ustalığını konuşturduğu,zekice tekniklerle okuru sürekli şaşırttığı,tüketim toplumunu kıyasıya eleştirdiği,edebiyat dünyasıyla tatlı tatlı alay ettiği bu eğlenceli kitabı Türkçeye kazandırmaktan mutluyuz."  ***Metis Yayınları,kitap arkasından. ISBN -13:978-975-342-726-5 ***
  
 Aylardır hangi kitapçıya gitsem,Lanark'ı gördüğümde açıp açıp defalarca bakmışımdır,sonunda aldım kitabı Metis Yayınlarından.Bana kitabı yayınından almak daha cazip geliyor,en azından indirimli alıyorum.Öyle yavaş okuyorum ki kıyamıyorum bitirmeye,bir de tabiki zaman ayırma ve şu güzel mevsimin bünyeye verdiği "şekerleme" hissi nedeniyle,kitapları zor açıyorum bu aralar.
Kitap,4 kitaptan oluşuyor.Yazar kitabı 4'e ayırmış,609 sayfa.Her kitabın başında çok hoş çizimi var.Ressamlığını da haliyle iyi kullanmış.Edebiyattan ziyade,çok alışık olduğunu tahmin ettiğim "tablolama" tekniği ile kitabı okuyoruz.
Bu enfes kitap,1-2-3-4 şeklinde değil de 3-1-2-4 şeklinde bize sunmuş yazar.Bu yönüyle de beni cezbediyor.
Fantastik kitaplarla geçen seneden beri ilgileniyorum.Edebiyatın açıkçası,bu olduğunu düşünüyorum.Yani,yazar bizden farklı bir yaşayışı en azından bize göstermeli,kitabın sonunda da ister Dünyaya dönelim isterse onun dünyasında kalalım.İleriye dönelik şimdiden çalışmalara başlamasam da fikir aşamasında olan düşüncem şudur ki,fantastik bir kitap yazmak istiyorum.Ne olursa olsun birgün bunun için vaktim olacak! diye kendimi şimdiden teselli ediyorum. 

23 Nisan 2012 Pazartesi

ATATÜRK MAGAZİNCİLİĞİ,23 NİSAN ve DİĞER HAVADİSLER

İlke olarak edindiğim "nesnelerden dolayısıyla etkilenme " vaziyeti gölgesinde yazmayı düşündüğüm şeyler oldu.Siyasi şeyler ise bu konudan en son etkileneceğim şeylerdir ancak yazmakta da fayda var.

Gün itibariyle öncelikle herkesin 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLU OLSUN.

Onuncu yıl marşını dinlemek için açtığım "youtube"ta,baktım ki saçma sapan insanların düşmanımın düşmanı mı demeli bu insanlara,bilinmez?Ancak dost demek yanlış olur.Olsa olsa bilgisiz insanlardır.Bu vatansever(!) insanlar,cihat anlayışlarını da kaybetmişlerdir ve de  müslüman kavramları anlayışı nedir,bilinmez?

Neymiş efendim,Atam Masonmuş.Masonların duruşu varmış sağ el ceketin,gömleğin içinde poz vermiş 30 tane!

Neymiş efendim,Müslümanlıkla -karşıtıymış a! - hâşa(tüm düzeltme işaretini kaldıranlara ! ) alakalı,kendisinin bile anlamadığı ipe sapa gelmez,vidyo toplulukları.

Çoğumuzun bildiği gibi Atatürk'ün müslümanlıkla ilgili birçok "olumlu" görüşleri var.

YAHU NEYSE NE! SEN NİYE ASIL TABLOYU GÖRMÜYORSUN ARKADAŞ! YOKSA DÜŞMANIMIN!  DÜŞMANI(!) SEN MİSİN? DOSTUN MUYUM BEN SENİN?

2.HUSUS

Atatürk'ün kendi el yazısıyla yazmış olduğu MEDENİ BİLGİLER KİTABI! PROF.DR.AFET İNAN KALEME ALMIŞTIR.

BU KİTABIN ÖZELLİĞİ NE? -ATATÜRKÜN İSLAM DİNİ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ.

BİLEN BİLİYORDUR,BİLMEYENE : BU KİTAP YASAKLI KİTAP !

NEYMİŞ EFENDİM? -Ergenekon savcıları, Atatürk'ün el yazılarını da suç delili gösterdi. Ergenekon 3. iddianamesinin delili klasörlerine Mustafa Kemal Atatürk'ün kendi el yazısıyla notlar düştüğü "Medeni Bilgiler" kitabı da suç unsuru olarak kaydedildi. Atatürk bu kitabında millet kavramını, millet ile din ilişkilerini değerlendiriyor.
Ergenekon savcılarının Mustafa Kemal Atatük'ün bizzat elyazısıyla notlar düşerek hazırlattığı "Medeni Bilgiler" kitabını suç delili olarak gösterdiği ortaya çıktı.


BİRİLERİ ÇIKIP ŞU ERGENEKONU TANIMLASA YA? ORTADA BİR KAVRAM VAR GALİBA ANCAK O KADAR AKSİ Kİ HER ŞEY İÇİNDE BU KAVRAM,NEDENSİZ BİR KORKU VAR DUYANDA DA.

SİZ ATAMIN YAZDIĞI KİTABI NE CÜRETLE YASAKLIYORSUNUZ?

BÖYLE TATSIZ KONULAR IŞIĞINDA,ALLAHTAN 23 NİSAN ÇOK ŞANSLI Kİ KLİŞE BİR MUHABBET OLUYOR.ÇOCUKLAR MECLİSTE BİR GÜNLÜĞÜNE DE OLSA SÖZ SAHİBİ OLUYORLAR.O KOLTUĞA OTURUYORLAR DA MEDYADA GÖRÜYORUZ.YA 19 MAYIS VE 29 EKİM NE OLACAK ?

Dipnot : Ne sağ görüş,ne sol görüş,ne de o,ne de bu.Aklın yolu birdir.Ve ben yine de "siz"li "biz"li konuşmuyorum.Bazıları böyle bakıyorsa onlara saygı duymak gerekir diyorum,kararsız bir şekilde dile geliyor.Bazılarını hiç anlamıyorum ama o da bir renk mi demeli onu da bilmiyorum?

GÜZEL BİR GÜN GEÇİRMENİZ DİLEĞİYLE,BUGÜNÜN TATİLİNİ DE ÇIKARIN TÖRENİNİ DE ! YA DA PARÇADA GEÇEN "BİLGİSİZ" SİZSENİZ,OTURUN,TATİL YAPIN,TATİL YAPARKEN DE "YAHU BUGÜN TATİL AMA NİYE  TATİL,NEDEN RESMî TATİL? " DİYE DÜŞÜNSÜN.